Eskikale Mh. Osmanpaşa Cd.
205 Kavukçu İşh. Kat:2 SİVAS
Aile hukuku; nişanlanma ile başlayıp evlenme, boşanma ve sonrası işlemlere kadar tüm sürecin düzenlendiği bir hukuk dalı olup bu alanda gerçekleştirilen işlemlerin tamamı devlet kontrolü altındadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile özellikle aile hukuku alanında köklü değişiklikler öngörülmüş ve ayrıntılı hükümlere yer verilmiştir.Aile hukuku, nişanlanma, evlenme, boşanma, eşler arasındaki mal rejimleri, nafaka, aile konutu, soybağı, evlat edinme, velayet, vesayet, kayyımlık, yasal danışmanlık gibi konuları kapsamaktadır. Aile hukuku alanında sıklıkla karşılaşılan hukuki problemlerin başında boşanma sürecinde yaşanan anlaşmazlıklar gelmektedir.Ofisimiz Türkiye’nin çeşitli yerlerinde boşanma avukatı hizmeti sunmaktadır.
Boşanma ve Aile Hukuku ile ilgili bir uyuşmazlığın varlığı durumunda bu uyuşmazlığın bütün taraflar bakımından en adil ve sağlıklı şekilde çözülmesi için bu konuda uzman bir aile ve boşanma avukatının danışmanlığına başvurmak gerekir.
Boşanma ve Aile Hukuku’na dair günlük hayatta en çok uyuşmazlık yaşanan konulardan biri de sona erdirilen aileyi oluşturan bireyler arasındaki aile hukukundan doğan mal paylaşımı meselesidir. Buna göre ailenin çeşitli sebeplerle sona ermesi durumunda, aileyi oluşturan bireylere ait malların nasıl paylaştırılacağına karar verilir. Kanun, bireylerin aile birliğinin bozulması sebebiyle uğrayacağı zararların önüne geçmek için paylaştırmanın şekilleri hakkında ayrıntılı düzenlemeler yapmıştır. Bunlara mal rejimleri diyoruz. Bu konudaki mevcut kanunumuz olan 4721 sayılı Medeni Kanun’da kişilerin aksi anlaşma yapmaması durumunda tabi olacakları yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi ve tabi olmak için ayrıca bu hususta notere onaylattırılacak bir sözleşme yapılması gereken mal ortaklığı, mal ayrılığı ve paylaşmalı mal ayrılığı rejimleri öngörülmüştür.
743 sayılı eski Medeni Kanun’da yasal mal rejimi mal ayrılığı rejimiydi ve aile içinde ekonomik açıdan söz sahibi olan taraf erkek olduğundan, kadının ekonomik açıdan gücü bulunmadığından adaletsiz durumlar ortaya çıkmaktaydı. Yeni kanunda bu durum düzeltilmiştir.